Çukurova’nın bağrından geçerek Akdeniz’le buluşan Seyhan ve Ceyhan Nehirleri, denizle buluşmadan önce Türkiye’nin en yüksek biyolojik çeşitliliğine sahip sulak alan ekosistemlerini oluşturur. Bölge özellikle kış aylarında yüzlerce farklı kuş türünün bu ılıman coğrafyada geçirmek üzere cezbeder.
Eklenme tarihi: 12-02-2020
İlk gerçekleştiği 2013 Nisanından bu yana 7’den 70’e tüm Adanalıları rengarenk şapka, taç ve kostümlerle sokaklara döken Karnaval, ilkbaharın gelişini ve sokakları dolduran Portakal Çiçeği kokularını selamlayan bir sokak karnavalı. Adana’nın çokkültürlü ve renkli yüzünü deneyimlemek için yılın en güzel zamanı.
Eklenme tarihi: 12-02-2020
'Anavarza kalesinin kayalıkları kuzeyden güneye uzanmış bir gemiye benzer. Üstündeki eskimiş, dökülmüş örenleri, yıkıntılarıyla. Anavarza gemisi her zaman durgun bir denizde hiç sallanmadan ağır ağır ilerler. Büyük usta Yaşar Kemal’in enfes betimlediği Anazarva Kayalıkların tepesindeki kaleye tırman ve bereketli Çukurova’yı izle. Tarihi Anavarza Antik şehrinin kalıntıları arasında bir gezinti yap.
Eklenme tarihi: 12-02-2020
Çakıt Nehri, Pozantı Belemedik’de derin bir kanyona girer ve Kapıkaya denilen mevkide ovaya açılana dek 25 km’lik muhteşem bir kanyonda yol alır. Belemedik’deki tarihi demiryolu mirası ve Hacıkırı’nda yer alan 99 metre yükseklikteki ihtişamlı Varda Köprüsü de bu güzergahın tuzu biberidir.
Eklenme tarihi: 12-02-2020
Ezelden beri memleketin dört bir yanından efsanevi Adana kebabı için Adana’ya gelen çok. Son yıllarda Adana Lezzet Festivali ve Kebap ve Şalgam Festivali gibi festivaller, Adana’yı Türkiye’nin tescilli lezzet başkenti haline getirdiğini söylemek abartılı olmaz.
Eklenme tarihi: 12-02-2020
Sabah kahvaltısına Adana’nın meşhur böreğiyle başlıyoruz. Hem gün boyu tadı damağımızda kalsın hem de Adana’yı tanımak için güne hemen koyulalım!
Eklenme tarihi: 07-03-2020
Seyhan Nehri kenarındaki Merkez Park, kentin kozmopolit yapısını gözlemlemek için son derece uygun. Gezi treni, yürüyüş ve bisiklet parkuru, çocuk bahçeleri ve dinlenme alanları, nehir üstünde yapabileceğiniz gondol ya da deniz bisikleti sefaları, dilediğinizce yayılıp piknik yapabileceğiniz geniş yeşil alanlarıyla tüm gün yine geçer! Seyhan nehrinin hemen karşı kıyısındaki Saat Kulesinin tepesinde bir kahve içerek, şehri kuş bakışı keşfetmek de harika bir fikir.
Eklenme tarihi: 07-03-2020
Parkın güney ucunda yer alan Türkiye’nin en büyük camisi Sabancı Merkez Cami’nden Tepebağ Mahallesi’ne doğru bir yürüyüşe çıkıyoruz. Kent merkezi yürüyüş rotası, kentin tarihi ve turistik yapı ve mahallelerinin içinden geçen 2-3 saatlik keyifli bir yürüyüş. Büyük Saat’in etrafındaki Kazancılar ve Vakıflar Çarşısı, Adana şalvarından, tespih ve cezeryeye, Adana hediyelikleri almak için de en uygun yer.
Eklenme tarihi: 07-03-2020
Bir Adana klasiği olan sıkma ya da mükellef bir serpme kahvaltıyla karnımızı doyurmak için kentin kuzey sınırını oluşturan Seyhan Baraj Gölü kıyısında başlıyoruz güne. Çatalan Köprüsü’nden geçiyor, sıra sıra kır kahvaltıcılarından birini seçiyoruz. Gölün ferah maviliğine dalarken, fonda da Kuzey Adana’nın büyüleyici kent silueti yer alıyor…
Eklenme tarihi: 07-03-2020
Akşama doğru sizi biraz deniz havası almaya ve taze balık yemeye Yumurtalık’a yolcu ediyoruz. Ayas ve Atlas Kaleleri, Osmanlı ve Roma hamamlarıyla kent son derece sevimli bir sahil beldesi. Tavsiyemiz Yumurtalık’a köy yolundan, Misis üzerinden gitmeniz. Böylelikle, efsaneye göre Lokman Hekim’in ölümsüzlük formülünü Ceyhan Nehri’nin azgın sularına kaptırdığı Misis Köprüsü’nü görmüş, Ceyhan Nehri ve Çukurova’nın bereket fışkıran tarım arazileriyle de tanışmış olursunuz.
Eklenme tarihi: 07-03-2020
Adana’da oldukça renkli ve bir hayli de hareketli bir kent yaşantısıyla karşılaşırsan şaşırma. Kahve içmek, yemek yemek, bir pubda bir şeyler yudumlamak ya da canlı müzik dinleyip belki biraz dans etmek. Şinasi Efendi Sokağı’ndan Toros Caddesi doğru uzanan kent merkezinde bir yürüyüşe çıkın, kentin kuzeyinde Turgut Özal Bulvarı’na da uğrayabilirsiniz.
Eklenme tarihi: 07-03-2020
Bir Adana klasiği olan sıkma ya da mükellef bir serpme kahvaltıyla karnımızı doyurmak için kentin kuzey sınırını oluşturan Seyhan Baraj Gölü kıyısında başlıyoruz güne. Çatalan Köprüsü’nden geçiyor, sıra sıra kır kahvaltıcılarından birini seçiyoruz. Gölün ferah maviliğine dalarken, fonda da Kuzey Adana’nın büyüleyici kent silueti yer alıyor…
Eklenme tarihi: 07-03-2020
Gölün etrafında 30 kilometrelik tam bir turla devam edelim Adana’yı tanımaya. Hava açıksa kuzeyde Toroslar’ın karlı zirveleri de bize eşlik eder ki, adeta bir tuvalde yol alırsınız! Güzergâh boyunca Çukurova Süleyman Demirel Arberetumu ve Türkiye’nin belki de en güzel kampüslerinden Çukurova Üniversitesi’ni de görebilirsiniz. GöL turumuz gölün güney kıyısında sonlanırken, Sevgi Adası’na nazır bir salep ya da Adana’ya özgü bici bici molasının tam da yerindeyizdir.
Eklenme tarihi: 07-03-2020
Rotamızı Toroslar’a çeviriyor, 45 dakikada Adana’nın Karaisalı İlçesi, Hacıkırı Köyü’ne varıyor, yerden yüksekliği 99 metreyi bulan, ihtişamlı Varda Köprüsü’ne ulaşıyoruz. 1912’de tamamlanan ve Alman Köprüsü diye de anılan taş örme demiryolu köprüsünü, üzerinden tren geçerken fotoğraflamak heyecan verici bir klasik. Hızını alamadıysan trekking ve tırmanış rotalarıyla meşhur Kapıkaya Kanyonu da pek yakınlarda.
Eklenme tarihi: 07-03-2020
Yaşar Kemal coğrafyasını keşfetmekte muhteşem bir alternatif olabilir. Büyük Usta Kayalıkların tepesindeki kaleye tırman ve bereketli Çukurova’yı izle. Tarihi Anavarza Antik şehrinin kalıntıları arasında bir gezinti yap.
Eklenme tarihi: 07-03-2020
Tarihi Gar Binasının da yer aldığı İstasyon (Uğur Mumcu) Meydanı kent merkezini tanımaya başlamak için ideal. Buradan hareketle Ziyapaşa Bulvarı ve Atatürk Caddesi boyunca bir yürüyüş yaparak Adana’nın kentli yüzüne bir göz atabilir, gözünüze kestirdiğiniz sayısız cafe ve lokantadan birine oturabilirsiniz. Yine merkezde yer alan Atatürk Parkı da parkta köpek gezdiren, müzik çalan, yürüyüş yapan ,insanları izleyerek çay içmek için ideal.
Eklenme tarihi: 07-03-2020
O hep beklenen, “Adana Kebabını Adana’da yeme tecrübesi” için kaçınılmaz randevu saatiniz geldiğinde, kentteki yüzlerce kebapçıdan birini seçmekte zorlanacaksın. İster kent merkezindekilerden birini seçin, ister Kuzey Adana’nın göle bakan sırtlarındaki manzaralı kebapçılardan birini… Gece biterken ertesi günün kebap ziyafetini planlarken bulacaksın kendini, şaşırma!
Eklenme tarihi: 07-03-2020
Seyhan Nehri üzerinde, tarihi bir konak içerisinde yer alan Adana Sinema Müzesi; sinema tarihini, Adana perspektifi ile sergilemeyi misyon edinmiş bir müzedir. Müzede, İrfan Atasoy’un “Killing” filminde kullandığı kostüm ile Yılmaz Güney, Abidin Dino ve Orhan Kemal’e ait heykeller ve sanatçılara ait özel eşyalar bulunmaktadır. Ayrıca 3 bin filmlik dijital arşiv ile kitaplar araştırmacılara açıktır. Adana Sinema Müzesi içerisinde yer alan Mehmet Baltacı Fotoğraf Müzesi’nde ise, en eskisi 1890 yılına ait olmak üzere çok sayıda tarihi fotoğraf makinesi sergilenmektedir. Araştırmacılar için, çoğu tarihi olmak üzere on bin civarında Adana fotoğrafı müze arşivinde yer almaktadır. Adres: Kayalıbağ Caddesi, 01010 Seyhan Telefon: (0322) 454 38 57 Hafta içi: 08.00 – 17.00 Cumartesi 09.00-17.00 Pazar: 10.00- 17.00 Ücretsiz
Eklenme tarihi: 11-02-2020
Adanalı ressam Etem Çalışkan’ın Karacaoğlan şiirlerinden esinlenerek tasarladığı tabloların sergilendiği müzede, Türk Edebiyatı’nın önemli kalemlerinden, aynı zamanda Adanalı olan Yaşar Kemal ve Muzaffer İzgü’nün kullanmış oldukları daktilolar ile edebiyatçılara ait kişisel eşyalar segilenmektedir. Adres: Mestanzade Mah. Debboy Cad. No: 2, 01020 Seyhan Telefon: (0322) 352 29 44 Hafta içi: 10.00– 19.00 Cumartesi: 10.00 – 19.00 Pazar kapalı Ücretsiz
Eklenme tarihi: 11-02-2020
Atatürk’ün, Adana ziyaretlerinin ikisinde konakladığı “Suphi Paşa Konağı” 19. YY sivil mimarisinin önemli yapılarından biri. Atatürk’ün Adana Seyahatleri fotoğraflarıyla etnografik malzemelerin sergilendiği bir müze haline getirilmiştir. 15 Mart 1923 ve 13 Ocak 1925 tarihlerinde Mustafa Kemal Atatürk Eşi Latife Hanımla bu konakta ikamet etmiştir. Müzede Kurtuluş Savaşı sırasında Adana ve çevresinin mücadelesi anlatılırken diğer taraftan da, 19. yüzyıl Adana yaşantısı hakkında bilgi verilmektedir. Avlusunda çay molası verip, nefeslenebileceğiniz bir alan da bulunmaktadır. Adres: Kayalıbağ Mah. Seyhan Cad. No:59 Seyhan Telefon: (0322) 359 78 66 Kış Dönemi: 08.30 – 16.30 Yaz Dönemi: 08.30 – 18.30 Pazartesi kapalı, ücretsiz
Eklenme tarihi: 11-02-2020
Eklenme tarihi: 10-05-2020
Seyhan Nehri üzerindeki Taşköprü, eski çağlardan bu yana, Avrupa ile Asya arasındaki kervanların başlıca güzergâhını oluşturan ticaret yolu olan İpek Yolu üzerinde yer almaktadır. İleri teknoloji ve mühendislik bilgisinin kullanıldığı Taşköprü’nün, ilkin Roma İmparatoru Hadrianus (m.s. 117-138) tarafından yaptırıldığı dile getirilmektedir. Ancak köprünün en erken kitabesi Auxentius’a ait olup, 4. Yüzyılda yapıldığı tarihlenmektedir. Köprünün yapım ve tamirini gerçekleştirebilmek amacıyla nehir yatağının değiştirildiği de bilinmektedir. Roma dönemi köprü uygulamalarının mükemmel bir örneği olan Taşköprü; günümüzde, doğu-batı ekseninde 300 metre uzunluğa, 14 kemer gözüne ve 5 tahliye kemerine; yaklaşık 12 metre yüksekliğe ve ortalama 9.60 metre genişliğe sahiptir. 17. Yüzyılda Adana’ya gelen Evliya Çelebi; köprünün 21 gözlü olduğunu kaydetmiştir. O günden bu güne köprünün 7 kemeri toprak altında kalmıştır. Eski gravürlerde köprünün her iki başında da kemerli büyük kapı görülür. Bu kapılar, şehre girişi kontrol eder ve etrafındaki kale duvarları düşman hücumunda koruma niteliği taşırdı. Taşköprü, hac ve ticaret yolu üzerinde olması nedeniyle, Osmanlı Devleti tarafından da özel bir ilgiye mazhar olmuştur. Birçok Osmanlı Padişahı köprüye dair emirnameler göndermiştir. Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın Adana’yı işgali sırasında 1832’de, Adana Valisi Ziya Paşa tarafından 1879’da, son olarak da 2008’de onarım görmüştür. 2008’e kadar motorlu araç trafiğine de açık olan köprü, bu onarımdan sonra sadece yaya kullanımı için düzenlenmiştir.
Eklenme tarihi: 11-02-2020
Atatürk Parkı, Ulus Parkı’ndan sonra Adana’nın ikinci büyük yeşil alanı olarak 23 Nisan 1935’te Adanalıların katılımıyla hizmete girmiştir.
Parkın planını, Cumhuriyet’in erken dönemlerinde Ankara’nın şehir planını da hazırlayan Mimar Hermann Jansen çizmiştir. Parkın pek çok ihtiyacı giderecek bir etkinlik alanı olmasını düşünerek gazino, otel, konser alanı, çocuk oyun alanı, yüzme havuzu, tenis kortu, ayrıca geniş ve ağaçlı alanlar tasarlayan Jansen’in planı büyük ölçüde uygulanmıştır.
Parkın en önemli eserleri ise Atatürk Caddesi’ne bakan tarafında yer alan bronzdan yapılmış heykeller grubudur. Bu grubun en önemli elamanı, mermerden yüksek bir kaide üzerine yerleştirilmiş ayakta duran pelerinli Atatürk heykelidir. Atatürk heykeli daha aşağısında duran 3 farklı figürün arasında yer alır. Bir üçgen gibi dizilmiş bu figürlerden elinde 6 adet ok tutan çıplak erkek heykeli üçgenin tepesini temsil eder. Anıtın bir köşesinde, Kurtuluş Savaşı’nda, vurulan bir Mehmetçik’in tüfeğini devralarak mücadeleye devam eden kahraman Türk kadını; diğer köşesinde bir askerin önünde saygıyla eğilerek, askerin elindeki Türk bayrağını öpen bir kadın betimlenmiştir. Kaide ve çevre düzenlemesi Abdullah Ziya Bey, heykeller ise ülkenin önemli heykeltıraşlarından Ali Hadi Bara tarafından tasarlanmıştır.
Kasım 1937’de Adana’yı ziyaret eden Mustafa Kemal Atatürk, bu anıt kompleksini çok beğenmiş, heykeli ile bir araya geldiği ilk ve tek fotoğraf karesini burada vermiştir. Atatürk Parkı, açıldığından bu yana Adana’nın tören ve toplumsal buluşmalarına da ev sahipliği yaparak, bugün Cumhuriyet dönemiyle özdeşleşen kentin simgesel parklarından biri haline gelmiştir.
EN
Atatürk Park
Atatürk Park came into service with the participation of the people of Adana on April 23, 1935 as the second biggest green area of Adana after Ulus Park.
The planning of the park was prepared by the Architect Hermann Jansen who prepared the city plan of Ankara as well in the early periods of the Republic. The plan of Jansen was applied to a great extent based on his designs such as refreshment bar, hotel, concert area, playground, swimming pool, tennis court as well as the wide woodland, as he planned to design the park to meet plenty of needs.
The most valuable structures of the park are the group of bronze monuments situated in the area facing Atatürk Street. The most important one among these is the Atatürk’s statue standing tall with his cloak, situated over a high marble bedplate. Atatürk’s statue takes place among 3 different figures. Among these figures aligned as a triangle, the nude one holding 6 arrows in the hand represents the top of the triangle. The statue of a woman who took over the weapon of her dead husband in the War of Independence represents one corner, and the soldier with his backpack kindly holding the hand of a kneeled woman represents the other. The bedplate and the environmental planning were made by Abdullah Ziya Bey, and the monuments were designed by the country’s leading sculpture, Ali Hadi Baran.
Mustafa Kemal Atatürk, having made a visit to Adana in November 1937, admired this monument complex and it was here where he had his first and only photo taken together with his monument. Atatürk Park, doing the honours since its opening date for ceremonies and public events in Adana, has become one of the symbolic parks of the city which is identified with the Republican period.
Eklenme tarihi: 11-02-2020
Osmanlı’da zamanın belirlenmesi özellikle de namaz vakitlerinin bilinmesi büyük önem taşımaktaydı. Güneşe bakarak namaz saatlerini bildiren kimseye “muvakkit”; zamanın ayarlandığı, uğurlu gün ve ayların belirlendiği, namaz vakitlerinin tayin edildiği, astronomi ve matematik gibi derslerin verildiği yere ise “muvakkithane” denirdi. Osmanlı’da ilk muvakkit, Fatih Sultan Mehmet döneminin ünlü astronomi ve matematik dehası Ali Kuşçu’dur. Osmanlı İmparatoru Abdülaziz zamanında Hacı Bekir Sırrı, Adana’ya sürgün edilir. Kayseri, Antakya ve Mısır’da ilmi sima (yüz okuma ve karakter tahlili), ilmi nücum (astroloji ve astronomi) ve kimya dersleri alan Bekir Sırrı Bey, Büyük Saat’in bulunduğu alana bir muvakkithane yaptırır. 1871 yılında yaptırdığı bu anıt sayesinde 2. Abdülhamid tarafından on altın lira maaşla ödüllendirilir. Deli lakabıyla anılan, 1865 yılında Adana’ya vali olarak tayin edilen Halil Paşa burada yol geliştirme çalışmalarında bulunmak ister ve muvakkithane yıkılır. 1881 yılında dönemin valisi Ziya Paşa zamanında yapımına başlanan saat kulesi, 1882 yılında Vali Abidin Paşa zamanında bitirilir. O tarihlerde belediye başkanı olan Adana eşrafından Hacı Yunuszade Efendi’nin kule yapımında yardımları olmuştur. Uzunluğu 32 metre olan saat kulesi, kare prizma şeklinde olup kulenin duvarları kesme taşlarla örülüdür. Temel derinliğinin 35 metre olduğu kaydedilen kulenin, Osmanlı döneminde yapılan saat kulelerinin en uzunu olduğu belirtiliyor. İnşa edildiği dönemde, kentin her yerinden görülebilen kule, Fransızların bölgeyi işgal etmesiyle tahrip edilerek kullanılamaz hale gelir. Saat bölümü, 1925 yılında Almanya’dan getirilen yeni bir makineyle değiştirilir. İnşa edildiği ilk dönemlerde resmi dairelerdeki görevlilerle vatandaşların mesailerini bu saate göre ayarladıkları bilinen saat, vakit belirleyen güçlü sesi ile Adana'nın birçok yerinden halen duyulmaktadır. Uzun yılların etkisi ve bakımındaki aksaklıklar sonucu duran saat, 2014 yılında restore ile tamir edilmiştir.
Eklenme tarihi: 09-03-2020
Adana’da Cumhuriyet’in ilanından sonra ilk adliye binası, Seyhan Kaymakamlığı’nın kuzeyinde yer alan, Ulus Parkı’nın karşısında bulanan ahşap bir binada hizmete başlamıştır. Nüfusun ve adli iş hacminin artması sonucu Adliye Binası, bugün bulunduğu alanın arkasında yer alan Lütfiye Akkan İşhanı ile Ceyhan İş Hanı’nın bulunduğu binalara taşınır. 1940’lı yıllarda ihtiyaçları karşılayamaz hale gelince, 1945 yılında Bayındırlık Bakanlığı Ulusal Mimari Proje yarışması düzenler. Birçok mimarın çok detaylı ve çeşitli projelerle katıldığı yarışma sonucunda, Abidin Mortaş, Nizamettin Doğu ve Feyyaz Tüzüner adlı mimarların ortak çalışması olan proje birinci olmuş, 1946 yılında anıtsal bir yapı olan tarihi Adliye binasının yapımına başlanmıştır.. 1948 yılında hizmete açılan bina bodrum katıyla birlikte 3 katlı olup, yapıya güney cephe boyunca uzanan basamaklarla ulaşılmaktadır. Yapının dış cephesinde, çatıya kadar uzanan 16 adet sütunun 16 Türk devletini simgelediği söylenmektedir. Binanın güney tarafında üç girişi bulunmaktadır. Her girişin üzerinde kör balkonlar yer almaktadır. Yapı, 1990 yılında Koruma Kurulu tarafından tescillenmiştir. İş hacminin artması sonucu ihtiyaçları karşılamayan binanın yanına önce yeni bir bina yapılmış, daha sonra farklı alanlara yapılan ek binalarda yetersiz kalınca Adana’nın Yüreğir ilçesinde kapsamlı bir binanın inşaatına başlanmıştır.
Eklenme tarihi: 09-03-2020
1865 yılında Mostar’da doğan fakat yöremizde Bosnalı Salih Efendi olarak tanınan Bosna-Hersekli Salih Mişeviç Efendi, balkanlarda yaşanan karışıklıklardan kaçarak önce, Mısır İskenderiye’ye sonra Hayfa’ya ve daha sonrada Tarsus’a gelerek bir un fabrikası açar. Memleketindeki tüm mal varlığını satarak gelen Salih Efendi, yaşanan sel baskınından dolayı fabrikasının zarara uğraması sonucu ailesi ile birlikte Adana’ya göç eder. Taş Köprü’nün yanı başında, günümüzde Hilton Oteli olarak kullanılan alanda, bir un fabrikası kurarak iş hayatına tekrar atılır. 1889 yılında “Seyhan Yalıları” bölümünde bir arazi satın alarak Bosnalı Salih Efendi Konağı olarak anılacak yalıyı inşa ettirir. Ne yazık ki mimarı bilinmeyen konak, üç katlı olup odalarla beraber birçok bölümden oluşmaktadır. Çatısında her yeri gören kule anlamına gelen bir Cihannüma ‘nın da yer aldığı konağın, güney ve doğu tarafından iki girişi bulunmaktadır. Hayırsever bir işadamı olan Bosnalı Salih Efendi, 1939 yılında kendi adını taşıyan bir cami inşa ettirir. 1948 yılında, kalp krizi sonucu vefat ettikten sonra oğullarından Sinan Bosna, Hacı Ömer Sabancı ile ortaklık kurar. Bu ortaklık sonucunda, un fabrikası olarak kullanılan fabrika, Bosnalıların Bos’unu Sabancıların Sa’sını, alarak Bossa Fabrikası ismini alır. Halil Avcı tarafından 2009 yılında satın alarak restore edilen konak, günümüzde butik otel olarak kullanılmaktadır.
Eklenme tarihi: 09-03-2020
Adana’nın zengin azınlık vatandaşlarından olan fabrikatör Hovace Atanas Tirpani tarafından 1902 yılında, kızına çeyiz olarak yaptırılan konak, kırmızı boyalı olması nedeniyle halk arasında “Kızıl Konak” olarak ünlenmiştir. Her ne kadar çeyiz olarak yapılmışsa da, kısa bir müddet Tirpani Fabrikası’nın idari binası olarak kullanılmıştır. Ermeni olayları ve 1.Dünya Savaşı sonrasında azınlık vatandaşların kentten ayrılmasından sonra, atıl kalan bina , 1916 yılında kısa bir süre Alman Okulu olarak kullanılmıştır. 1918 Ekim ayında bu binayı birkaç gün karargâh olarak kullanan Mustafa Kemal Paşa, buradan ayrılarak kolorduya yerleşmiştir. Mondros Ateşkesi ile Adana’yı işgal eden Fransızların işgal komutanlarından General E. Defuieux bu binayı askeri karargâh olarak kullanmıştır. Milli Kurtuluş Mücadelesinden sonra hazineye devredilen bina, Ağazade Hulusi adlı zengin bir hayırsever Adanalı tarafından 5000 altın liraya satın alınarak, sadece eğitimde kullanılmak üzere Milli Eğitime bağışlamıştır. İki katlı olan binanın çatısının güney kısımda iki adet kare planlı cihannüması vardır. Binanın tümünde irili ufaklı 25 kadar oda bulunmaktadır. İnce tuğla ile örülmüş olan binanın, kapı, pencere, panjur ve merdiven gibi ahşap doğrama parçalarının İtalya’dan sipariş edildiği belirtilmektedir. İkinci katta caddeye bakan ve binanın giriş kapısı sahanlığının üstünde bir balkon vardır. Bu balkonun batı kısmı binaya bağlı ise de doğu kısmı bir metre yükseklikte mermer kaide üzerinde dört metre boyunda oluklu mermer sütunların üstüne oturmuştur. Sütunların bütün başlıkları iyon mimarisi tarzındadır. İlk zamanlar Kız muallim mektebi olarak kullanılan bina, Erkek Lisesi, Muhtelit Ortaokulu ve nihayet İstiklal Orta Okulu olarak günümüze kadar gelmiştir.
Eklenme tarihi: 09-03-2020
Adana’nın tarihi dokuma fabrikalarından biri olan Milli Mensucat Fabrikası, Türkiye tarihinde 7.’nci, Adana’nın ise 1.’nci tekstil fabrikasıdır. 1906 yılında Adana’nın azınlık vatandaşlarından Aristidis Kozma Simyonoğlu tarafından kurulan fabrika, yılda 5.4 milyon kuruş değerinde 150 ton iplik ve 470 bin metre Amerikan bezi üreterek bölge ekonomisine katkı sağlamaya başlamıştır. Bölge de sanayi faaliyetler henüz gelişme aşamasına giremeden Birinci Dünya Savaşı başlar. Savaş sonucunda 20 Aralık 1918’de Fransız işgaline uğrayan kent işgalle birlikte sanayi faaliyetlerde büyük ölçüde etkilenir. Kurtuluş Savaşı’nın ardından 1922 yılında Türkiye ve Adana’yı terk etmek zorunda kalan fabrika sahipleri fabrikayı Fransız Rober şirketine satarlar. Fakat doğru dürüst çalıştırılamadan fabrika, önce Milli Emlak’a daha sonra da Adanalı Tüccar Şevket Bey idaresine geçer. 1926 yılında, Adana Milletvekili Katipzade Nuh Naci Yazgan, Kayserili Mizanzade yada Has Ağazade Nuri Has, Hamamcızade Seyit Tekin ve Mirzazade Mustafa Özgür ile bir ortaklık kurarak fabrikayı ihale sonucu 240.000 lira bedelle satın alırlar. Türk edebiyatının önemli kalemlerinden olan aynı zamanda Adanalı olan Orhan Kemal Milli Mensucat fabrikasında uzun yıllar memurluk yapmış ve bu fabrikada yaşananlar romanlarına esin kaynağı olmuştur. Yazarın ünlü romanı “Bekçi Murtaza” Milli Mensucat fabrikasının gece bekçilerinden biridir. Fabrika çalışanları ve idarecileri için lojman, mahalle çocuklarının okuduğu bir ilkokul ve çalışanlar ile dışarıdan ihtiyaçları olanlara bir hastane, spor kulübü, lokal , bekar odaları tahsis etmiş ve düzenlenen bir salonda ve bahçede zaman zaman dönemin güzel filmleri getirtilerek çalışanlara ve mahalle halkına film izlenmesi sağlanmıştır. Fabrika daha sonra SSK tarafından devralınmış, biriken borçlarına istinaden bazı makineleri satması, fabrikanın tamamen durmasına neden olur. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından satın alınan Tarihi Milli Mensucat Fabrikası, restore edilerek Adana tarihi ve kültürü ile ilgili farklı temaların sunulduğu büyük bir müze kompleksi haline getirilmiştir.
Eklenme tarihi: 09-03-2020
Seyhan Nehrinin kıyısında yer alan yalılarından biri olan konak, 1882 yılında Fransız Reji (Tekel) çalışanları için idare ve lojman binası olarak inşa edilmiştir. 1902 yılında Ramazanoğullarından Suphi Paşa tarafından satın alınan konağa, ilave bölümler eklenmiştir. 15 Mart 1923 ve 13 Ocak 1925 tarihlerinde bu konakta misafir edilen Mustafa Kemal Atatürk eşi Latife Hanım’la bu konakta ikamet etmiştir. Uzun müddet kullanılmayan konak, 1981 yılında restore edilerek Atatürk Bilim ve Kültür Müzesi olarak hizmete açılmıştır. Atatürk’ün Adana Seyahatlerinin fotoğraflarının, etnografik malzemeler ile sergilendiği müze de, Kurtuluş Savaşı sırasında Adana ve çevresinin mücadelesi anlatılırken diğer taraftan da, 19. yüzyıl Adana yaşantısı hakkında bilgi verilmektedir. Müze kütüphanesi’nde en eskisi 1921 yılına ait Tarihi Adana Gazeterini inceleyebilir, avlusunda çay molası vererek, tarihi dokuyu hissedebilirsiniz. Atatürk’ün Adana’ya geliş tarihi olan 15 Mart’ta, her yıl; bu bina önünde resmi tören düzenlenmektedir.
Eklenme tarihi: 09-03-2020
Eklenme tarihi: 10-05-2020
Eklenme tarihi: 10-05-2020
Eklenme tarihi: 10-05-2020
Eklenme tarihi: 10-05-2020
Eklenme tarihi: 10-05-2020
Eklenme tarihi: 10-05-2020
Eklenme tarihi: 10-05-2020
Adana’nın en eski tarihi eserlerinden biri olan, Taş Köprünün batı bölümünden başlayan bu cadde de, Roma döneminde sütunlu bir yolun olduğu söylenmektedir. Bu düşünceyi, cadde üzerinde yer alan, Merkez Bankası’nın inşası sırasında “Lir çalan Orpheus Mozaiği”nin çıkması desteklemektedir. Abidin Paşa Caddesi, ismini 1881-1885 tarihleri arasında Adana’da valilik yapan Abidin Paşa’dan almaktadır. Hariciye Nazırlığı (Dışişleri Bakanlığı) görevine kadar yükselmiş, yedi dil bilen eğitimli ve kültürlü bir devlet adamı olan Abidin Paşa, valiliği döneminde dar ve biçimsiz olan bu caddenin işlevsiz kalmasına göz yummamış. Burada yer alan bazı binaları yıktırarak, bazılarını da tıraşlatarak caddeyi, Taş Köprü başından, Tarsus Kapısı (caddenin sonu) denen mevkiiye kadar genişletmiştir. Cadde ilk zamanlarda olduğu gibi, günümüzde de iş merkezinin olduğu bir mevkii olmuş, Adana Ticaret Odası başta olmak üzere yerel ve ulusal bankaların şubeleri bu cadde üzerinde açılmıştır. Bu sebeple cadde halk arasında Bankalar Caddesi olarak da anılmaktadır. Adananın ilk pamuk çırçır fabrikalarından biri olan Fransız mühendis J.Daudet’in Fabrikası da bu cadde üzerinde bulunmaktaydı. Bu fabrikanın yerinde günümüzde Türkiye İş Bankası bulunmaktadır. Abidin Paşa, 1943 yılında dönemin siyasi yapısından dolayı, Adana’yı bir kaç yıl, zorunlu ikametgah olarak seçen, ressam Abidin Dino ve karikatürist Arif Dino’nun dedesidir. Ve ne tesadüftür ki Abidin Dino, dedelerinin adını taşıyan bu caddede yer alan, kentin önemli gazetelerinden Türksözü Gazetesi’nde çalışmış ve bu cadde üzerinde oturmuştur.
Eklenme tarihi: 09-03-2020
Eklenme tarihi: 10-05-2020
Eklenme tarihi: 10-05-2020
Eklenme tarihi: 10-05-2020
Eklenme tarihi: 10-05-2020
Eklenme tarihi: 10-05-2020
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Maecenas lectus nulla, venenatis nec dui in, scelerisque suscipit mauris. Cras at euismod quam, eu accumsan nunc.
Eklenme tarihi: 09-03-2020
KIŞ
Kış ayları genel olarak soğuk ve yağışlıdır. Aralık, Ocak ve Şubat ayları hemen hemen eşit derecede yağış alır ve ortalama her 3 günün biri yağışlı geçer. Yine de güneşli gündüzlerde hava sıcaklıkları rahatlıkla 16-17 dereceleri görür. Kış sonuna doğru ovada Seyhan ve Ceyhan nehirleri taşkınlar yapar, Baraj Gölü’nün suları yükselir. Açık havalarda kuzeyde Toroslar’ın karlı zirveleri kent merkezinden bile görülür. Toroslar’a kar yağar. Haftasonu eğlenceleri arasında kar görmeye ve kardan adam yapmaya Pozantı yaylalarına gitmek yer alır.
İLKBAHAR
Martla beraber şehre bahar gelir, hava ısınmaya başlar ancak yağışlar hemen azalmaz. Nisanda gündüz sıcaklıkları sıklıkla t-shirt giydirir. Yağışlı gün sayısı da önceki aylar kadar vardır ancak aynı gün güneş açtığı çok olur. Mayıs ayı itibariyle, özellikle ikinci yarısında Adana’da Türkiye’nin birçok başka şehrinin yaz sıcaklıklarına ulaşılır. İlkbahar doğayı keşfetmek için mükemmel bir zamandır. Çiçekler açar, Nisanda bahar dolu dizgin gelmiştir, ovada muhteşem bir bereket hüküm sürer, renkler coşar. Irmaklar coşkun akar.
YAZ
Haziran sıcaktır, yağış iyice azalır ama Temmuz ve Ağustos sıcaklıkları dayanılır cinsten değildir. Haziran ortasından Eylül başına kadar neredeyse hiç yağmur yağmaz. Çukurova’nın meşhur sarı sıcağı hüküm sürer. Evlerde klimasız oturmak mümkün olmaz. Çalışmayan aile fertleri yaylaya ya da deniz kenarına göçer. Ova kupkuru kesilir, renkler çoraklaşır, donuklaşır.
SONBAHAR
Eylül ayının yazdan pek bir farkı yoktur, ancak ekimle beraber akşamları bir hırka ihtiyacı duyulmaya başlar. Ekimin ikinci yarısına kadar 30 dereceye yakın gündüz sıcaklıkları gayet normal karşılanır. Ekimde ayın ortalama 5 günü, kasımda ise 7 günü yağmurlu geçer. Kasımda hava sıcaklıkları düşmeye başlar ama evleri ısıtma ihtiyacı aralıkla beraber başlar. Sonbahar doğa gezileri için müthiştir. Yağışlar Aralıkdan önce artmaz, sıcaklıklar doğa yürüyüşleri için makul hale gelir.
Eklenme tarihi: 09-03-2020
Eklenme tarihi: 10-05-2020
Seyyahların gözüyle Adana
Ticaret yollarının üzerinde yer almasından dolayı Adanada bir çok gezginin uğradığı bir yer olmuştur.
El-Gazzi Arap seyyah 1500'lü yıllarda Adana'ya yaptığı ziyaretlerde, Seyhan nehrinin akışını, çöreklenmiş bir yılana benzetir.