Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Maecenas lectus nulla, venenatis nec dui in, scelerisque suscipit mauris. Cras at euismod quam, eu accumsan nunc.
Eklenme tarihi: 09-03-2020
KIŞ
Kış ayları genel olarak soğuk ve yağışlıdır. Aralık, Ocak ve Şubat ayları hemen hemen eşit derecede yağış alır ve ortalama her 3 günün biri yağışlı geçer. Yine de güneşli gündüzlerde hava sıcaklıkları rahatlıkla 16-17 dereceleri görür. Kış sonuna doğru ovada Seyhan ve Ceyhan nehirleri taşkınlar yapar, Baraj Gölü’nün suları yükselir. Açık havalarda kuzeyde Toroslar’ın karlı zirveleri kent merkezinden bile görülür. Toroslar’a kar yağar. Haftasonu eğlenceleri arasında kar görmeye ve kardan adam yapmaya Pozantı yaylalarına gitmek yer alır.
İLKBAHAR
Martla beraber şehre bahar gelir, hava ısınmaya başlar ancak yağışlar hemen azalmaz. Nisanda gündüz sıcaklıkları sıklıkla t-shirt giydirir. Yağışlı gün sayısı da önceki aylar kadar vardır ancak aynı gün güneş açtığı çok olur. Mayıs ayı itibariyle, özellikle ikinci yarısında Adana’da Türkiye’nin birçok başka şehrinin yaz sıcaklıklarına ulaşılır. İlkbahar doğayı keşfetmek için mükemmel bir zamandır. Çiçekler açar, Nisanda bahar dolu dizgin gelmiştir, ovada muhteşem bir bereket hüküm sürer, renkler coşar. Irmaklar coşkun akar.
YAZ
Haziran sıcaktır, yağış iyice azalır ama Temmuz ve Ağustos sıcaklıkları dayanılır cinsten değildir. Haziran ortasından Eylül başına kadar neredeyse hiç yağmur yağmaz. Çukurova’nın meşhur sarı sıcağı hüküm sürer. Evlerde klimasız oturmak mümkün olmaz. Çalışmayan aile fertleri yaylaya ya da deniz kenarına göçer. Ova kupkuru kesilir, renkler çoraklaşır, donuklaşır.
SONBAHAR
Eylül ayının yazdan pek bir farkı yoktur, ancak ekimle beraber akşamları bir hırka ihtiyacı duyulmaya başlar. Ekimin ikinci yarısına kadar 30 dereceye yakın gündüz sıcaklıkları gayet normal karşılanır. Ekimde ayın ortalama 5 günü, kasımda ise 7 günü yağmurlu geçer. Kasımda hava sıcaklıkları düşmeye başlar ama evleri ısıtma ihtiyacı aralıkla beraber başlar. Sonbahar doğa gezileri için müthiştir. Yağışlar Aralıkdan önce artmaz, sıcaklıklar doğa yürüyüşleri için makul hale gelir.
Eklenme tarihi: 09-03-2020
Eklenme tarihi: 10-05-2020
Gündelik hayatın o sıkıcı rutininden sıyrılıp, olağan dışı deneyimlerle hayatlarına renk katarak, memleketin diğer şehirlerinde soluyan insanların alışkanlıklarından farklı, yalnızca kendilerinin bildiği bir dille dünyayla dalga geçen Adana, Türkiye’nin en kendine has şehir kültürlerinden birine sahip olmasına ilişkin namını mizahıyla da taçlandırmaktadır.
Anadolu yarımadasının güneyinde, Toros Dağları ve Akdeniz kıyısının tam da kalbinde konutlanmış fantastik bir şehir vardı. Orda olağandışı her şey sıradan ve bir o kadar da gerçekti. Gereksiz gösterişe, monotonluğa yer yoktu. Kurallar lüzumsuz, yaratıcılık prensip meselesiydi. Karşılaşılan problemler karşısında soğukkanlıca geliştirilen pratik çözümler gayet net ve akla uygundu. Adanalı tehlikeyi ve fizik kurallarını büken mucizevi bir yaşanmışlıkla yeri gelince janti bir delikanlı, yeri gelince bomba imha uzmanı, güneşe kurşun sıkan bir meczub, hatta ve hatta sevdiği kişiyi görebilmek uğruna 1 hafta içerisinde afili bir damar yolu açma teknisyeni olabilirdi. Dünya kendini tekrar eden sıkıcı, samimiyetsiz, pespaye bir yerdi. Onlar da zaman makinesini icat edip, 12 şırdanlı kebap takviminin olduğu günümüze ışınlandılar… |
Eklenme tarihi: 10-05-2020
Ticaret yollarının üzerinde yer almasından dolayı Adana bir çok gezginin uğradığı bir yer olmuştur.
El-Gazzi
Arap seyyah 1500’lü yıllarda Adana’ya yaptığı ziyaretlerde, Seyhan Nehri'nin akışını, çöreklenmiş bir yılana benzetir. Seyyah notlarında, nehrin üzerinde kurulan mavralar (nehirden su alıp, şehre dağıtılan su dolapları) aracılığıyla bağ ve bahçeleri suladıklarını anlatır. Bu bilgisinden yola çıkarak, Seyhan’ın o yıllarda tarım ve yaşam için büyük önem taşıdığı anlaşılmaktadır.
Evliya Çelebi
Osmanlı gezgini, 1671’de Adana’ya gelmiş ve meşhur Seyahatnamesi’nde Adana’daki okullardan, hamamlardan, hanlardan bahsetmiştir. Bu seyahatnamede Ramazanoğlu Hanı’nın 120 odasının olduğunu, nerdeyse bugünkü beş yıldızlı oteller kadar büyük bir yer olduğunu anlıyoruz. Han içinde 320 dükkan olduğunu ve bir de bedestenin olduğunu anlatır.
Paul Lucas
Paris Milli Kütüphanesi’nde yer alan kitabında Lucas, 26 Aralık 1706’da Adana’ya geldiğinden bahseder ve Seyhan’ı, Paris’in içinden geçen Sen Nehri’ne benzetir. “Büyük kemerli su yolları, ırmaktan alınan suyu kanallar ile şehre akıtıyorlardı” diyen Lucas, Adana kadar güzel ve çeşmesi fazla bulunan bir şehir olmadığını söyler. Lucas, yaz aylarında hava sıcaklıklarından dolayı, hali vakti yerinde olanların çoğunun yaylalara gittiğinden ve orada altı ay kaldıklarından bahseder. Ayrıca Seyhan Nehri’nin kenarında Adana Kalesi olduğunu ve bu kalenin içinden, büyük gözlü bir taş köprüye geçildiğini ve buradan şehrin dışına çıkıldığını anlatır.
Langlois
1853 yılında Adana’ya uğrayan gezgin; şehrin geniş bir ovanın ortasına kurulduğunu, Taş Köprü’nün, Bizans İmparatoru Justinian zamanında baştan başa onarıldığını anlatır. Çukurova ve Tarsus’u gezen Langlois, bu coğrafyayı Kilikya olarak adlandırmış, bu yöredeki Yumurtalık, Anavarza gibi bir çok antik kentin gravürlerini çizmiştir. Bugün Tarihi Adana gravürlerinin bir kısmı Langlois, William Henry Barlet gibi ressamların elinden oluşmuştur. Bu değerli arşivi Adana Sinema Müzesi içerisinde yer alan, Mehmet Baltacı Fotoğraf Müzesi’nde incelemek mümkün.
Dr. Şerafettin Mağmumi
1895 yılında Güney vilayetlerinde Kolera salgını patlak verince, müfettiş olarak ekipleriyle Çukurova’ya gelmiş, seyahat hatıralarında Adana’dan
bahsetmiştir. Adana’nın evleri kerpiçten, sıvasız, badanasız yapılmış, üzerleri düz evlerdir. “Meşhur şairimiz” diye adlandırdığı Ziya Paşa tarafından yaptırılan tiyatro binasından bahseder. Ayrıca Ramazanoğulları tarafından yaptırılan Cami ve Ziya Paşa’nın mezarından bahseder. Mağmumi bahçelerinde hurma ve hint incirleriyle şehrin ziyaretçilerine Arabistan’ı hatırlattığından bahseder.
Eklenme tarihi: 18-08-2020
Nüfus Yapısı
90’lara kadar en çok göç alan illerin başında gelen ve 1990 nüfus sayımında Türkiye’nin 4. büyük ili konumunda olan Adana, bu tarihten sonra göç veren iller arasında yer almaya başlamıştır. 2019 yılı itibariyle 2.237.000 nüfusuyla Türkiye’nin 6. büyük ili durumundadır. Araştırmalara göre şehirde yaşayanların %70’i Adana doğumlu olup, şehir dışında doğup da Adana’ya yerleşenler arasında Mersin, Hatay ve Osmaniye gibi komşu şehirlerde doğanlar ve Mardin, Urfa, Adıyaman ve Diyarbakır doğumlular başı çekmektedir. Bunun yanında 237.000 Suriye vatandaşı geçici koruma kapsamında Adana’da ikamet etmektedir. Adana %11,2 işsizlik oranıyla Türkiye ortalamasına yakın bir işsizlik oranına sahiptir. Senede yaklaşık 13.000 kişi net göç vermekte ve en çok göç veren şehirler listesinde 3. sırada yer almaktadır.
Tarım
Adana yüzölçümünün %38’i tarım alanıdır ve çok bereketlidir. Ovalık Adana’da ağırlıklı olarak buğday, mısır, ayçiçeği, pamuk, soya ve yerfıstığı, dağlık kesimlerde ise buğday ve baklagiller yetiştirilmektedir. Ayrıca zeytin, şeftali, kiraz, elma ve üzüm gibi meyveler, domates, biber, salatalık gibi sebzeler yetiştirilmektedir. Türkiye’deki buğday üretiminin %4’ü, mısırın %15’i, pamuğun %8’i, soyanın %57’si, yer fıstığının %57’si, karpuzun %34’ü narenciyenin %29’u ve balın %10’u Adana’da üretilmektedir.
Sanayi
Türkiye’nin sanayileşen ilk şehirlerden biri olan Adana’da sanayi gelişimi çeşitli nedenlerle 90’lardan itibaren hız kesmiştir. Buna rağmen kişi başına düşen gayrisafi milli hasılada Türkiye’de 6. sırada yer almakta ve Adana firmaları senede 2 milyar dolar civarında ihracatla, en çok ihracat yapan firmalar sıralamasında Adana’yı 13. sıraya sokmaktadır. Bunun yanında, Adana Organize Sanayi Bölgesi, küçük-orta ölçekli 300 civarı tesise ev sahipliği yapmakta ve Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu arasında 11 adet Adana firması bulunmaktadır. Adana’nın ön plana çıktığı sektörler arasında gıda, tekstil, kimya, kauçuk ve plastik ürünleri, motorlu taşıtlar, makine sanayi, mobilya ve ağaç ürünleri gelmektedir. Net satışlarına göre
Türkiye imalat sanayi içerisindeki payları açısından özellikle kimya (%4,3), tekstil sanayi (%3,6), gıda (2,3) ve plastik/ kauçuk (%2,3) ön plana çıkmaktadır.
Hayvancılık
Tarım ile birlikte hayvancılık da, coğrafi koşulların imkan vermesiyle Adana ekonomisine ülke ekonomisinin ortalamasının üzerinde katkı sağlamaktadır. Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığın yanı sıra, Akdeniz’e kıyısı bulunan Adana’nın ilçeleri Yumurtalık ve Karataş’ta deniz mahsulleri üretimi de önemli bir yer tutmaktadır.
Madencilik
Jeolojik konumu nedeni ile Adana, çok çeşitli ve önemli yeraltı kaynaklarına sahiptir. Başta demir (Feke, Saimbeyli) olmak üzere, krom (Aladağ), kurşun, çinko, altın, gümüş, boksit, manganez, barit, fosfat, kuvars kumu ve kuvarsit, alçı taşı, tuz, çimento hammaddeleri, yapı taşları, petrol, kömür, asbest, manyezit vb. gibi pek çok madensel kaynak ilin doğal kaynakları arasındadır. Adana Sanayi Odası’nın 05.02.2020 tarihli Rakamlarla Adana Ekonomisi Raporu'ndan derlenmiştir. http://www.adaso.org.tr/adaso/rakamlarla-adana
Eklenme tarihi: 18-08-2020
Eklenme tarihi: 18-08-2020
Adana ve çevresindeki illeri içine alan Toroslar, ülkemizin endemik ve nadir bitkilerinin önemli bir kısmının yetiştiği, farklı hayvanların yaşadığı alanlardır. Toroslar, dünyanın en önemli florasını barındıran Anadolu Diyagonali'ni oluşturan ana hatlardandır. Seyhan, Ceyhan ve Berdan Nehri'nin Toroslardan getirdiği alüvyonlarla oluşan Çukurova ise bereketli topraklarıyla farklı canlılara kucak açan Akdeniz’in önemli ovalarındandır. Dünyada görülen 3035 endemik türden en az 470’i Adana’da görülmektedir. Torosların kuzeyden gelen soğuklara karşı Akdeniz’le kucaklaşmasıyla kendine has ılıman bir ortam oluşturması farklı bitki ve hayvanların yaşama şansını arttırmış, bu da bölgenin biyolojik çeşitliliğini arttırmıştır. Dünyanın en eski tıp kitabı olan ve Adana’da yazılan Materia Medica’da yer alan türlerden 136 bitki türünün, günümüzde de hala tıbbi amaçlı kullanıldığı görülmektedir. Yine antik dönem mimarisinde Korint sütun başlıklarındaki akantus, mitolojik hikayelerdeki Adonis’ten adını alan anemonlar, gelincikler, nergisler, nilüferler, menekşeler bölgede bolca bulunan çiçek türlerindendir. Türkiye’deki en önemli 10 kelebek alanı arasında gösterilen Saimbeyli’de tespiti yapılmış 161 kelebek türü vardır. Türkiye’deki tüm kelebek türlerinin %40’ını ilçede gözlemek mümkündür. Teressa Mavisi denilen mavi renkli iri kelebek türü yeryüzünde sadece Saimbeyli’de görülmektedir. Türkiye’de yaşayan yaklaşık 120 yusufçuk türünden 41’i Çukurova Deltası’nda yaşamaktadır. Bölgede Hançer Deresi (Saimbeyli) ve Karanfil Dağı (Pozantı) Yaban Hayatı Geliştirme Sahalarında yaban keçileri ve daha birçok yabanhayvanı koruma altındadır. 1995 yılında Milli Park ilan edilen Aladağlar'da kaya kartalı, gökdoğan, sakallı akbaba, kızıl akbaba, ur keklik, küçük kartal gibi yırtıcı kuş türlerinin yanı sıra nesli tehlike altında olan küçük akbabalar üremektedir. Adana’nın Yumurtalık ve Karataş ilçelerinde yer alan lagünler dünyanın en önemli kuş alanlarından biridir. Sadece Adana’da 5 kuş koruma alanı vardır. Lagünlerden oluşan milli park alanı ise adi denizkaplumbağası (Caretta caretta) ve yeşil deniz kaplumbağalarının (Chelonia mydas) yumurtlama alanı, bir tatlı su kaplumbağası olan Nil kaplumbağasının (Trionyx triunguis) yaşam alanıdır. Bu alanın içinde yer alan Halep Çamı önemli bitki türlerindendir. Ayrıca sayı olarak azalan, yabani bir tür olan Saz kedisi, Adana’nın, Akyatan Lagünleri'nin yanındaki Kapı Ormanlarının içinde yaşar.
Eklenme tarihi: 18-08-2020
ADANALI KIMLIĞINI OLUŞTURAN FAKTÖRLER
Günümüz Adana ve Adanalısının karakteristik özelliklerini ortaya çıkaran en belirleyici etken Adana’nın coğrafi konumudur. Adana, Akdeniz’e çok yakın bir noktada, Seyhan ve Ceyhan gibi iki önemli ırmağın Türkiye’deki en büyük kıyı ovasını oluşturduğu Çukurova’nın tam ortasında yer alır ve Adana’nın sırtını verdiği Toroslar adeta Anadolu ile Ortadoğu arasında doğal bir sınır vazifesi görmektedir. İşte bu coğrafi koşullar Adana’dan tarih boyunca 16 farklı uygarlığın gelip geçmesine sebep olduğu gibi günümüze değin, senede 300 gün güneş açan bereketli topraklarının hem geniş bir nüfusu beslemesine imkan sağlamış, hem de burada yaşayan halkların toprakla ve birbirleriyle olan ilişkilerini düzenlemiş, ayrıca ortak bir payda olarak sıcakkanlı, Akdenizli mizacını tesis etmiştir. Yakın tarihe baktığımızda, 19. yy.da Osmanlı yönetimi, yöredeki geniş bataklıklar kurutulurken yeni açılan tarım arazilerinin işlenmesini teşvik etmiştir. Suriye’den birçok tarım işçisi getirilmiş, Toroslardaki göçmen aşiretler, ovada yerleşik hayata geçmeye zorlanmış, bunun yanında Osmanlı’nın Rumeli’de kaybettiği topraklar nedeniyle Anadolu’ya göçen Türk tebaası da Çukurova ve çevresini kendine yurt
edinmiştir. Çukurova’nın kültürel mozaiğini tanımlamak adına 1914 Osmanlı nüfus sayımı yol gösterebilir; buna göre Adana’da yaklaşık olarak 342.000 Türk, 52.000 Ermeni ve 9.000 kadar Rum yaşamaktaymış. 1922’de Fransızlar geri çekilirken bölgedeki Ermeni nüfus da neredeyse tamamıyla Anadolu’yu terk etmiş, 1924’te Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan mübadele sırasında da Rum nüfus bölgeden ayrılmış, Adana başta Girit’ten olmak üzere eski Osmanlı topraklarının dört bir yanından muhacirlerin yerleştirildiği kentlerin başında yer almıştır. 20. yy. başından itibaren pamuk dokumacılığının gelişmesi ve fabrikaların da artmasıyla tarıma dayalı sanayinin ilk filiz verdiği şehirlerden biri olarak Adana’nın yıldızı yükselmiş,
1960'lı yıllardan itibaren şehir kitlesel ve kalıcı göçler almaya başlamıştır. Barınma ihtiyacının çözümü amacıyla gecekondu tipi evlerin bir araya gelmesiyle işçi mahalleleri şehrin çeperinde büyük bir hızla artış göstermiştir. Başta doğu ve güneydoğudan gelen birçok vatandaş Adana’nın ekonomik imkanlarından faydalanarak kendilerine yeni hayatlar kurmuştur. Son 10 yılda Suriye’deki savaştan kaçan sığınmacıların da eklenmesiyle Adana bugünkü çok kültürlü yapısını pekiştirmiştir. Sonuç olarak günümüz Adanası'nın kültürel mirası Eski Anadolu Uygarlıkları ve Türkler kadar, Arap, Fars, Rum ve Ermeni gibi çeşitli halkların birikiminin üzerinde yükselmiş, 19. yy. sonlarında başlayan tarımsal kalkınma ve 50'lerden itibaren de sanayileşen Cumhuriyet Türkiyesi’nin lokomotif şehirlerinden biri olarak, Anadolu’nun dört bir yanından aldığı göçlerle pekişmiştir. Etnik yapısı, inanç dünyası, siyasal tercihleri, sınıfsal konumları farklı halkların iç içe geçtiği bu nüfus yapısına Adana’nın iklimsel faktörleri eklenince, bugünkü kendine has, özgün ve çoğulcu Adana kültürü ortaya çıkmış ve Adana tüm Adanalılar tarafından paylaşılan kendine has ve kuvvetli bir kimlik geliştirebilen ender şehirlerden biri olmuştur.
ADANALI KIMLIĞI VE ADANALILIK
Peki neye benzer bu özgün Adanalı kimliği? Adanalının dış kabuğunda sözünü sakınmayan delikanlı bir duruş, haksızlığa ve sinirlendirmeye gelmeyen, korumacı, ateşli bir yapı vardır. O kabuğu geçerek çekirdeğe ulaşmak gözüktüğünden çok daha kolaydır. Bir Adanalıya tabiri caizse “harbi”, diğer bir ifadeyle samimi ve alttan alarak yaklaştığınız anda kabuğun ardındaki çekirdeğe iner, hemen “baş tacı” edilirsiniz. Çekirdekte vicdan sahibi, yardımsever ve şaşırtıcı derecede hoşgörülü bir karakter yatar. Adanalılar genel olarak harbi olarak bilinirler, kaçak göçek hareket etmekten, kıvırtanlardan
hoşlanmazlar. Kendilerine bir şey dayatıldığında kolayca celallenebilirler, bu anlamda genel anlamda muhalif bir tavır hakim gibi
gözükebilir. Adanalı eğlenmeyi, sokakta bir arada olmayı sever. Tabi bunda son derece ılıman geçen iklimin de payı çoktur. Örneğin 70 ve 80'li yıllarda Adana, yüze yakın açık hava sinemasıyla, Türk sinemasının lokomotifi olmuştur. Yaz geceleri bir günde 50.000 Adanalının film izlediği bilinmektedir. Bugün de parklar ve festivaller yüzbinlerce Adanalıyı bir araya getirme kabiliyetine sahiptir. Aynı iklimsel koşullar Akdeniz insanlarının cana yakın özelliklerinin Adana insanında görülmesinin etkenlerinden biridir. Adana insanı doğu kültürünün korumacı misafirperverliğiyle Akdeniz insanının sıcak ve cana yakınlığını harmanlamış bir şehirdir. Örneğin toplu taşımada insanların yüksek sesle, rahatsızlık hissetmeksizin sohbet ettiklerine tanık olursunuz. Yine aynı iklimsel koşullardan dolayı yaşamın, Adana’da bir nebze daha ağır aktığını hissetmeniz doğaldır. Özellikle geleneksel mahallelerde esnafın acelesiz ve ağırdan hareket ettiğini çok geçmeden fark edersiniz. Adana’nın birçok mahallesinde çok farklı yaşam tarzlarını benimsemiş insanların bir birinden rahatsız olmaksızın yaşadıklarına tanık olacaksınız. Adana’nın, asırlardır süren heterojen insan yapısının bunda etkili olduğu açıktır. Bunun yanında Adana’nın, 20. yy. dünyasını şekillendiren kapitalist ekonomi içerisinde, Cumhuriyet Türkiyesi’nin en erken sanayileşen ve zenginleşen şehirlerinden biri olarak, sınıfsal mücadele ve kentleşme gibi olguların, derinden ve kompakt bir şekilde gözlenebilir olduğu bir şehir olduğu açıktır. Birçok örneğin yanında, Yılmaz Güney ve Yaşar Kemal gibi, Türk edebiyat ve sinema dünyasının en büyük isimlerinin Adana’nın işte bu yapısından beslenerek yerelden evrensele uzanan eserler ortaya koydukları söylenebilir. Şehrin bu özelliklerinin ünlü ünsüz daha birçok sanat insanının beslendiği malzemeleri ortaya koyduğu görülür. Yaşar Kemal’in İnce Memed’de anlattığı evrensel hikayenin temelinde vicdansız ağalara başkaldıran bir eşkıyanın hikayesi vardır. Aslında İnce Memed karakteri bir açıdan Adanalının o “delikanlı” imajının romansal izdüşümü
olarak görülebilir. Günümüz Adanalısı kullandığı lisanıyla, yaratıcı mizah unsurlarıyla, boyun eğmeyen duruşuyla, yeme-içmeye düşkünlüğüyle; çiftçi, işçi, mülteci, sanatçı, köylü ya da dört kuşaktır şehirli, çok renkli kişilikleriyle, Adanalı olmayı son derece benimsemiş, gittiği her yerde kente olan aidiyetini ön plana çıkarmaktan çekinmeyen bir hissiyat içerisindedir.
ADANALI OLMAK
Seyhan ve Ceyhan kıyılarında söğüt ağacı gibi çoğalan ve kendini yeniden üretebilen olmaktır Adanalı olmak... Fırtına tanrısı Adad gibi yağmurlar getirip bereket olmaktır… Tarımın ve bitkinin efendisi Adonis olmaktır… Tanrıça Afrodit’in âşık olacağı kadar delikanlı olmaktır… Hastalıklara şifa bitkilerden olup; Dioskorides’in reçetesinde yerini almaktır Adanalı olmak… Lokman Hekim olup ölüme çare aramaktır… Anadolu kadınının gücünü simgeleyen ve barışın kalıcı olması için Kadeş’te mührünü basan Puduhepa olmaktır Adanalı olmak… Dadaloğlu gibi rızasız fermanlara başkaldırıp dağları mesken tutmaktır… Karacaoğlan gibi güzelliğin ve aşkın peşinden giden bir seyyah olmaktır Adanalı olmak… Ağalık ve sömürü düzenine savaş açan İnce Memed olmaktır… “Kırılması zor meyve çekirdeği” gibi dayanıklı ve mücadeleci ruha sahip olan Yılmaz Güney olmaktır Adanalı olmak… Söz konusu vatan savunması olduğunda Büyük Önder’e “öldürmeden ölmeyeceğiz paşam” demek suretiyle kurtuluş yolunda ölümüne var olduğunu haykırmaktır Adanalı olmak… Halkıyla bütünleşen mütevazı, dürüst ve çalışkan bir başkan Zeydan Karalar olmaktır Adanalı olmak…
Eklenme tarihi: 19-08-2020
Adana’nın bereketli toprakları ve yüzyıllardır birçok farklı insana kucak açmış çok kültürlü yapısı şehirde edebiyat ve sanatın da serpilmesine farklı disiplinlerde büyük ustaların şehirden beslenmesine olanak sağlamıştır. Aşıklık geleneğiyle aralarında Karacaoğlan ve Dadaloğlu’nun yer aldığı iki yüz civarında halk ozanını yetiştiren şehir, Cumhuriyet döneminde de büyük romancılar, şairler, ressamlar, edebiyatçılar, sinemacılar, müzisyenler çıkarmaya devam etmiş, sanatın evrensel dilini yakalayarak dünya çapında tanınmış kimi isimlere de ilham olmuştur. Adana, Orhan Kemal’in "bereketli topraklar" diye adlandırdığı Çukurova’nın yıldızıdır. Abidin Dino’nun ilk kez Anadolu köylüsünü Yaşar Kemal’den dinlediğini ve Adana’da geçirdiği günlerde, eserlerinde Anadolu köylüsünü çok kez işlediğini görürüz. Ünlü karikatürist Turhan Selçuk liseyi okuduğu Adana’da ilk karikatürlerini çizmeye başlamıştır. Kentin önemli gazetelerinden Türksözü Gazetesi’nde yayımlanan ilk karikatüründe Adana’daki çamurlu caddeleri çizmiştir. Gazeteci yazar İlhan Selçuk ise bir söyleşisinde şöyle demiştir: “... Adana’nın insancıl, insansevgisine dayanan kültürü vardı. Kısacası, Adana,
benim kişiliğimin biçimlenmesinde önemli bir rol oynadı. Ondan sonra da oradaki arkadaşlarımı unutamadım.” Yaşamının 17 yılını Adana’da geçiren ve bu süre zarfında edebiyat öğretmenliği yapan şair Arif Nihat Asya kendini “Çukurova’da gezen bülbül olarak tanımlamış” Adana sevgisini konu alan birçok eser yazmıştır. Anıtkabir’in kitabelerini hocası Emin Barın ile birlikte yazan, Atatürk’ün imzasını kaligrafik hale getiren ve günümüzde tişörtlerde, bardaklarda sıkça rastladığımız K. Atatürk imzasının yaratıcısı hattat, ressam Etem Çalışkan da Adana’da üreten sanat insanları arasındadır. Türkiye'nin en çok okunan gülmece, genç ve çocuk kitapları yazarlarından olan Muzaffer İzgü 1933’te Adana'da doğmuştur. Yazdığı 147 kitabıyla
edebiyat dünyasında önemli bir yere sahiptir. Yapıtlarından uyarlanan sinema filmleriyle Türk sinemasına da katkı sağlayan İzgü’nün çok sayıda tiyatro oyunu bulunmaktadır. Sanatın birçok farklı branşlarında olduğu gibi müzik dünyasında da çok farklı türlerin hatırı sayılır isimleri Adana’dan doğmuştur. Arabesk müziğinin unutulmaz isimlerinden Ferdi Tayfur, Faruk Tınaz, Müslüm Gürses’in yanı sıra bir dönem Türkiye'nin Elvis'i olarak ün yapmış Erol Büyükburç ve Türk rock müziğinin 90’lı yılarda, yeni altın çağının haberciliğini yapan Haluk Levent, dünyaca ünlü keman virtüözü Suna Kan gibi isimler Adanalıdır.
ABİDİN DİNO
Ünlü ressam ve çok yönlü sanatçı Abidin Dino, Adana’da 1882- 1886 arasında Valilik yapmış Abidin Paşa’nın torunudur. Dönemin siyasi koşulları neticesinde 1942’de zorunlu ikametgah için geldiği Adana’da ağbisi Arif Dino ve eşi Güzin Dino ile beraber geçirdiği 3 yıl sanat yaşamının en verimli dönemlerinden biri olmuş, daha sonra eserlerinde sıkça izlerini göreceğimiz Anadolu halkıyla tanışması burada geçirdiği dönemde olmuştur.
Adana ve Sinema
Türk sineması bir dönem, Adanalı edebiyatçılardan uyarlanan filmlerin de katkısı ile Adana'nın verimli topraklarını, toprak ağalarını ve gece hayatını konu alan birçok film yapmış, bu konuda Adana’yı cazibe merkezi haline getirmiştir. Bugün dahi o filmlerin çekildiği platoları gerçek yaşamın
içinde, Adana’da hissedebilirsiniz. 1960’ların üç büyükleri (Cilalı İbo, Turist Ömer) arasında yer alan Adanalı Tayfur tiplemesi halk komedisinin seri filmlerini oluşturdu. Adanalı Tayfur (1963) filmi halk tarafından çok sevilince Adanalı Tayfur Kardeşler (1963), Helal Adanalı Celal (1965), Adana-Urfa Bankası gibi devam filmleri çekildi. Türkiye’nin önemli film festivallerinden birini yapan Adana, önemli bir sinema şehri olarak bilinir. Yılmaz Güney başta olmak üzere Abidin Dino, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Şahin Kaygun ve Ali Özgentürk gibi Türk sinemasına büyük katkı sağlayan isimleri yetiştiren kentte, ülkemizde bulunan 2 sinema müzesinden biri yer alır. Müzede yer alan 3 bin filmlik arşiv ile kitaplar araştırmacıların kullanımına açıktır. Kentte Metro, Sun gibi kapanan sinemaların adlarını taşıyan sokaklar hâlâ bulunmaktadır. İklim ve ışığın uygunluğu, coğrafyanın çeşitlilik barındırması gibi nedenlerle doğal bir film platosu olan Adana bir çok filme ilham kaynağı olurken, kentte halen çok sayıda televizyon dizisi ve sinema filmi çekilmektedir.
YAŞAR KEMAL
16 yaşındayken 1939'da ilk şiiri "Seyhan"ı Görüşler adlı Adana halkevleri dergisinde yayımlanan Kemal, ortaokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine başlamış, 1940- 1941 yılları arasında Çukurova ve Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan "Ağıtlar," 1943 yılında Adana Halkevi tarafından basılmıştır. Yaşamı boyunca yurtiçi ve yurtdışında sayısız ödül kazanmış yazarın 1953-54’te tamamladığı, Çukurova'nın yoksul halkına arka çıkan İnce Memed'in ağalık düzenine karşı mücadelesini anlattığı romanı "İnce Memed", 40’tan fazla dilde yayımlanmış ve Türk Edebiyatı'nın en sevilen romanlarından biri olmuştur. Yaşar Kemal ve romanı "İnce Memed" yerelden evrensele uzanan hikayesiyle Türk edebiyatını dünyaya taşıyan isimlerin en başında yer almaktadır.
TÜRK SİNEMASININ ÇİRKİN KRALI
Yazlık sinemalarda bilet kontrolü yaparak sinemaya adım atan Yılmaz Güney’in Adana ve Türk sinemasına yaptığı katkı, uluslararası boyutlara ulaşır. Serüven-aksiyon filmleriyle sinemaya giren Yılmaz Güney, “Çirkin Kral” olarak ünlendikten sonra Ala Geyik, Hudutların Kanunu filmlerinde başarılı yorumlar sunmuş, yönettiği ve oynadığı Seyyit Han’la (1968) büyük bir çıkış yapmıştır. Asıl büyük çıkışı “Umut”la (1970) olmuştur. “Yol” filmi ile Cannes Film Festivali’nde En İyi Film Ödülü'nü almıştır. Yönetmen Güney, Zeki Ökten, Şerif Gören, Ali Özgentürk, Erden Kıral gibi çok sayıda sinemacıyı etkilemiştir.
YAZLIK SİNEMALAR DÖNEMİ
60 ve 70'lerin Adanasında sayısı 200’e yakın açık hava sinemasında izleyiciler Yeşilçam filmleriyle buluşuyor, hafta sonu gecelerinde 50.000 Adanalı yazlık sinemalarda film izliyordu. Çoğunlukla Türk filmlerinin gösterildiği sinemalarda başrol oyuncularının da katıldığı birçok filmin gala geceleri de Adana’da gerçekleşirdi. Adana halkının sinemaya olan sevgisi, sinema dağıtım kanallarını kontrol eden Adanalı işletmeciler, şehrin o dönemki ekonomik imkanları ve sinema sektöründeki ağırlığı 1969 yılında Altın Koza Film Festivali’nin ortaya çıkmasına da zemin hazırlamıştır.
USTALARIN DAYANIŞMASI
40'lı yılların Adanasında o dönemin Halkevi bahçesinde bir araya gelen isimlerin geliştirdiği dostluklar Türk sinemasına edebiyatçı, yazar, ressam ilişkisi olarak büyük katkılar sağlamış, bu isimler birbirlerini etkilemekle kalmamışlar, birbirlerinin üretimlerine de katkıda bulunmuşlardır. Yaşar Kemal'in senaryosunu yazdığı Türkan Şoray'ın yönetmenliğini yaptığı "Yılanı Öldürseler" filmi için Abidin Dino İsviçre'de filmin montajına katılır. Yaşar Kemal eserini film yapmak isteyen yapım şirketine, filmin yönetmenliğini Ali Özgentürk'ün yapmasınışart koşmuştur. Abidin Dino, 1943 yılında “Su Destanı” adlı film senaryosu ile Adana’ya baraj yapılması düşüncesini işlemiş. Yaşar Kemal’in köy köy gezerek öğrendiği efsaneleri Abidin ve Güzin Dino’ya anlatması neticesinde Pozantı, Çingene, Toros Destanı gibi sinema senaryolarını üretmiştir. Adanalı köylülerin Fransız işgal ordusuna karşı kazandığı Gülek Zaferi'ni de film senaryosu haline getirir. Abidin Dino, Adana ve çevresini ve dostu Yaşar Kemal'i anlattığı çok sayıda senaryoyu Adana’da üretir.
Eklenme tarihi: 19-08-2020
Türkiye’nin en bereketli topraklarında yer alması itibariyle Adana, Akdeniz mutfağına dair tüm sebze ve meyve çeşitlerinin en tazesine mutfağında yer verme şansına sahiptir. Adana’nın iç ve dış göçlerle yüzyıllar içerisinde şekillenmiş kozmopolit demografik yapısı, Akdeniz Türk ve Ortadoğu mutfağının bileşenlerini bir potada eriterek, Adana mutfak kültürüne zenginlik ve çeşitlilik kazandırmıştır.
ADANA’YA ÖZGÜ YEMEKLER
Adana’ya özgü ev yemekleri bugün hala mevsim sebzeleri kullanılarak aile büyüğü kadınların gözetiminde özenle hazırlanır. Bu özel ev yemeklerinin bir kısmı daha çok evlerde pişmekte ve sınırlı sayıda esnaf lokantasında bulunmaktadır. Bunların arasında Dolmalar, kısır, mercimekli köfte, sarımsaklı köfte, analı kızlı, yüksük çorbası gibi lezzetler yer alır. İkinci grupta yeme-içme sektöründe kendine yer edinmiş yöresel lezzetler yer alır. Bunlar arasında içli köfte, sıkma, gözleme, mumbar ve şırdan yer alır. Adana içli köftesi, bulgurdan yapılır, içi kuzu kıyması ile doldurulur. Farkı şeklinde ve pişirimindedir. İçli köfte Adana’da dairesel koni şeklinde elde biçimlendirilir ve haşlanarak yenir. Sıkma da kahvaltıcılarda standartlaşmış ve başka şehirlerde bulamayacağınız, Adana ve Mersin’e özgü bir lezzettir. Peynir, patates veya ıspanak içinin sac üzerinde pişen açık ekmek arasında, tabiri caizse “ sıkılması” yoluyla hazırlanan bir dürümdür. Akdeniz’in en taze ve en lezzetli balıkları Adana sahillerinde yer alan dalyanlardan ya da Akdeniz’den çıkarak Adana sofralarında lezzet bulmaktadır.
ADANA KEBAP VE ET ÇEŞITLERI
Adana mutfağının belki de en meşhur temsilcisi ülkemizde “Adana” dünya genelinde ise şiş kebap diye bilinir. Adana Kebabı coğrafi işaret hakkı Adana Ticaret Odası tarafından alınmış olup, şehrin bu önemli kültür unsurunun “Adanalılığı” tescillenmiştir. Elde kıyılmış kuzu etiyle eser miktarda kuyruk yağından müteşekkil kömür ateşinde pişen bu spesiyaliteye Adana’da ise kısaca “Kıyma” denir. “Çek bir kıyma bol acılı!”, Adana’nın her köşesinde karşılaşabileceğiniz türde nidalardır. Adana’da herhangi bir kebapçıda, Adana kebap ya da ciğer şiş sipariş ettiğinizde sofraya, Türkiye’nin birçok bölgesinden farklı olarak, maydanoz ve nanenin başı çektiği bol yeşillik, sumaklı soğan, turp ve limon, ezme salatası, pişmiş biber ve domates, siparişe dahil olarak gelir. Şehirdeki kebapçı sayısının fazlalığını, her Adanalının da bir başka favori kebapçısı olduğunu anladığınızda, kebap kültürünün derinliğine hayran kalmamanız mümkün değildir. Adana’da kebap lokantalarda keyifle ve yanında rakı ve mezeyle olduğu kadar, dürüm şeklinde bir “fast food” yiyeceği olarak da yenir. Ciğer, kaburga, söğüş gibi et türleri de lokantaların vazgeçilmezidir. Özellikle gece yarısı ve sabah ciğer yemek, yöre insanının Ciğer Kebabı alışkanlıklarının başında yer alır. Ocakbaşı diye tabir edilen, kömür ateşinde sıcaklığını koruyan şişe dizilmiş ciğerlerin servis edildiği lokantaların da sayısı bir hayli fazladır. Özellikle kış aylarında ocakbaşında oturarak ciğer ve kebap yemenin keyfi bir başkadır. Türkiye’nin başka şehirlerinde genellikle kokoreçle karşılığını bulan sakatat lezzeti, Adana’da açık ara şırdanla karşılanır. Koyunun 4 midesinden biri olan şırdan her koyunda bir adet bulunur ve ülke çapında kesilen koyunların şırdanlarının çoğunluğu Adana’da tüketilir. Asıl adı şırdan dolması olan bu yöresel lezzetin içi baharatlı pirinçle doldurulur ve bol kimyonla yenir. Eskilerde gece yarısından sonra kaldırımlara kurulan işporta tezgahlarda büyük kazanlarda servis edilen şırdan günümüzde şırdan lokantalarına girdiyse de, kazanın önünde alçak taburelerde oturarak yeme adeti, şırdan yeme raconunun vazgeçilmezidir. İşbu racona göre şırdan, bir parça kağıt arasına tutuşturularak elde, çatal bıçak kullanmaksızın yenir.
TATLI LEZZETLER
Türk lokumunun Adana versiyonu havuçtan mamul cezerye ve dondurmanın özgün yöresel varyasyonu sıcak yaz aylarına has bici bici Adana’ya münhasır “tatlı” lezzetler arasında ilk sıralarda yer alır. Tatlıcı denilince Adana’da akan sular durur. Şehrin yoğun sokaklarında birçok “atıştırmalık tatlı dükkanı” vardır. Bu tatlıcıların içine girmeden, camekanın arkasında tatlınızı bir kağıt arasına alarak hemen oracıkta mideye indirebilirsiniz. Tatlı, Adana’da bir ziyafet olduğu kadar da bir “fast food” unsurudur. Akla ilk gelen tatlılar arasında halka tatlı yer alır. İçi ve dışı fıstıklı versiyonu biraz daha iri ve göz doyurucudur. Taş kadayıf, tam ya da yarım daire şeklinde iki versiyonla tezgahlarda yerini alır. Yarım daire şeklinde olan cevizli tam daire şeklinde olan ise kaymaklı yapılır. Burma tatlı ve karakuş tatlısı da bir diğer Adana lezzetleridir.
İÇECEKLER
Şalgam ve aşlama, Adanalıların damak tadına uygun ve son derece faydalı iki yöresel içecektir. Şalgamın Adana’daki popülerliğini gördüğünüzde şaşıracaksınız. Şişelenerek Türkiye genelinde marketlerde yerini alan şalgamların büyük kısmı Adana’da imal edilmektedir. Ancak şehirde hemen her büfede şalgam satıldığını, hatta tarihi kent merkezinde sadece ve sadece şalgam satan ihtisas dükkanları olduğunu gördüğünüzde şaşırmayın. Şalgam, Adanalıların günün her vakti, içinde tanecikleri ve acısıyla kafaya dikiverdikleri bir klasiktir. Aşlama meyan kökünden yapılmaktadır. Adana içecek kültürünün ayrılmaz bir unsurudur. Özellikle yaz aylarında eskiden sokaklarda sıkça rastlanan, bakır ibrikle servis yapan aşlamacılara, tarihi kent merkezinin çarşılarında yazın, 100 yıl önceki gibi beyaz önlüğü ve bakır ibriğiyle esnaf arasında dolaşırken rastlayabilirsiniz. Adana’ya özgü içeceklerden biri de boğmadır. Bir rakı çeşidi olan boğma, yöre halkının evlerinde ürettiği, damıtma yoluyla incir ve üzümden elde edilen bir alkollü içecek türüdür. Evlerde, az miktarlarda ve hane halkının tüketimi için ruhsatsız olarak üretilmekte, satışı yapılmamaktadır.
Eklenme tarihi: 19-08-2020
Adana, Akdeniz iklim özelliklerini taşır. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır.
SICAKLIK
Adana kış aylarını Türkiye'de en ılıman geçiren şehirlerden biridir. Bunun yanında yaz aylarında 40 derecelere dayanan hava sıcaklıkları yüksek nem oranıyla bir araya geldiğinde, "hissedilen sıcaklık" değerlerini bir kaç derece arttırmaktadır. 37 yıllık ortalama sıcaklık 19 oC’dir. En soğuk ay ocak, en sıcak ay ağustostur. Ocak ayı ortalaması 9 oC, ağustos ayı ortalaması 27 oC’dir. Ovanın sıcak olmasına karşılık, ilin topraklarında yükselti ve yüzey şekillerine göre iklim şartları çok değişir. Adana’da yılın 196 günü yaz günüdür.
NEM
Yazın havanın nemle yüklü olmasına karşılık, bazı yıllarda hiç yağış düşmediği görülür. Yazın bir alçak basınç merkezi olan Çukurova’ya denizden ve Toroslardan hava akımı olur. Bir taraftan denizden gelen nemli hava, diğer taraftan barajlar ve ovanın sulanması nedeniyle yazın nem yüklü çok sıcak bir hava hakimdir. Bu açıdan, yaz günlerini 40 derecenin üzerinde geçiren güneydoğu şehirlerine kıyasla hava sıcaklığı çok daha fazla hissedilir. Ortalama nisbi nem %66 olmakla beraber, yazın %90’ın üzerine çıkar.
YAĞIŞ
Makul miktarlarda yağan yağış miktarları Adana ovasını dünyanın en verimli ovalarından biri haline getirmiştir. Öte yandan tüm dünyanın olduğu gibi Adana da iklim değişikliğinden etkilenmektedir. Son yıllarda yağışlar çok daha ani ve tek seferde bol miktarda düşerek sel felaketlerine yol açabilmektedir. Yağışlarda da bölgelere göre değişme görülür. Dağlık kesimde yağışlar doğal olarak fazladır. Ovada ender olarak görülen kar, dağlarda erken başlar ve bazen aylarca kalır. Ortalama yağış miktarı 648 mm’dir. Yılın ortalama 75 günü yağışlı geçer. Yağışlar %50 kışın, %25 ilkbaharda, %20 sonbaharda, %5 yazın düşer.
Eklenme tarihi: 19-08-2020
ŞEHİRLERARASI ULAŞIM
HAVA YOLU
Adana ile İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir, Bodrum Ankara ve Trabzon gibi şehirlere THY, Pegasus, Anadolujet, Sunexpress gibi havayollarının direk seferleri bulunmaktadır. Bazı hava yollarının Mersin ve Osmaniye gibi çevre şehirlere servisleri de bulunmaktadır. Havalimanı Ulaşım Havalimanı merkez ve oteller bölgesinden yaklaşık 4 km uzaklıktadır. Havalimanı kent merkezine yakın olduğundan çoğu şehirdeki gibi bir havalimanı servisi yoktur. Araba ile kent merkezi yaklaşık 10 dakika sürmektedir. Toplu taşıma araçları havalimanının içinden geçmezler. Limanın hemen dışında, Bakımyurdu Caddesi’nden şehir merkezine giden “Meydan” dolmuşları gece saat 23.30’a kadar geçer. İstikametiniz Kuzey Adana ise Taşköprü durağında aktarma
yapmanız gerekmektedir. Ayrıca D-400 Karayolu üzerinden de toplu taşıma araçları geçmektedir. D-400 - Havalimanı bağlantı yolu yürüyerek 10 dakika mesafede yer almaktadır. Şehir merkezine ulaşım için en ideal seçenekler taksidir. Taksiler 24 saat boyunca iç hat ve dış hat terminalleri önünde hizmet vermektedir ve 24 saat aynı tarifeyi kullanmaktadır. Şehir merkezine taksi ile ulaşım bedeli, Adana merkezinde gidilecek yere göre (2020 fiyatlarıyla) yaklaşık 25-35 TL arasında değişecektir. Bir diğer şehir içi ulaşım şekli ise araba kiralamaktır. Adana Şakirpaşa Havalimanı iç hatlar geliş terminalinde birçok araba kiralama firmasının ofisi, günlük kiralama hizmeti sunmaktadır.
DEMIRYOLU
Adana Tren Garı kent merkezinde yer almaktadır. Fırat Ekspresi Adana-Malatya-Elazığ arasında, Erciyes Ekspresi Adana- Kayseri arasında, Toros Ekspresi Konya-Adana arasında karşılıklı günde birer sefer gerçekleştirmektedir. Ayrıca Mersin’e gün boyunca ilki 06.00’da, sonuncusu 23.15’de hareket eden 28 sefer var. Yolculuk 1 saat sürüyor, tren yaklayaklaşık 20 dakika sonra Yenice’de, 35 dakika sonra ise Tarsus’da duruyor.
TCDD Adana bilet satış ofisi 05.00-22.00 arası açık (4536914)
OTOBÜS
Adana’da 2 adet otogar bulunmaktadır. Merkez otogar şehrin batısında yer almaktadır ve şehirlerarası otobüsler buradan hareket etmektedir. Adana’dan hemen hemen Türkiye’nin her yerine otobüs seferleri bulmak mümkündür. Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlere wi-fi erişimi olan konforlu otobüsler sefer yapmaktadır. Otogar, şehir merkezinden yaklaşık 6-7 kilometre uzaklıktadır. Otobüs firmalarının çoğunluğunun kent merkezinde D-400 karayolu üzerinde Dörtyol ile Altıkat Kavşağı arasında kalan bölgede bilet satış ofisleri bulunmaktadır. Seferden yarım saat ile 1 saat öncesinde satış ofislerinden otogara ücretsiz servis kalkmaktadır. Yüreğir Otogarı şehrin doğusundadır. Adana’nın tüm ilçelerine, ayrıca İskenderun ve Hatay’a hareket eden minibüsler buradan hareket etmektedir. İlçelere otobüs hareket saatlerine Ek haritadan ulaşabilirsiniz.
ŞEHİRİÇİ ULAŞIM
TAKSI
Adana’da müşteri bulmak için caddelerde başıboş gezen taksilere rastlanmaz. Birçok sokağın köşesinde, aydınlatma direkleri ya da apartman önlerinde en yakın taksi duraklarına ait diyafonlar yerleştirilmiştir. Bunları kullanarak, ya da en yakın taksi durağını telefonla arayarak taksi çağırabilirsiniz.
METRO
Adana’yı kuzeyden güneye kesen tek bir metro hattı bulunmaktadır. Oteller bölgesine en yakın metro istasyonu, Seyhan Belediyesi yakınlarındaki İstiklal İstasyonu ve Adana Tren Garı'na 5 dakika yürüyüş mesafesinde yer alan Adana Vilayet İstasyonu'dur. Metro haritasını, EK’te yer alan haritada bulabilirsiniz.
OTOBÜS/MINIBÜS
Adana’da şehrin hemen hemen her noktasına tek bir otobüs veya minibüs ile ulaşmak mümkündür. Bu bölümde sadece şehrin başlıca turistik noktalarına ulaşımla ilgili bilgiye yer verilmiştir. Belediye otobüsleri ile şehrin tüm mahallelerine, hatta ilçe ve köylere ulaşmak mümkündür. Detaylı güzergâh ve hareket saatleri için Adana Büyükşehir Belediyesi Akıllı Kent uygulamasını indirmenizi öneririz. Aşağıdaki haritada toplu taşıma araçlarının şehir merkezindeki başlıca hareket noktaları gösterilmiştir. Otobüs ve minibüslerde sadece kent kart ya da temassız kredi kartları geçerli. (Sivil 3TL)
Cemalpaşa Dolmuşu (HN1) Tarihi kent merkezi, yeni merkez ve kuzey Adana arasında hareket eden başlıca dolmuştur. İnönü parkından hareket eden Cemalpaşa dolmuşları, hem yeni kent merkezinin ana aksı olan Atatürk Caddesi hem de kuzey Adana’daki eğlence mekanlarının ana aksı olan Turgut Özal Bulvarı boyunca geçmektedir. Balcalı Otobüsleri de şehrin farklı merkezlerini bir araya getirmektedir. Tarihi Kız Lisesi yanında yer alan Ulus parkından binebileceğiniz otobüsler, İnönü Caddesi ve Gazipaşa Bulvarı'ndan
geçmekte, Baraj Yolunu takip ederek Çukurova Üniversitesi’ne ulaşmaktadır. Havalimanına ulaşmak için Meydan Dolmuşunu (HN2) kullanabilirsiniz. Meydan dolmuşuna Merkez Park’ın paralelindeki Fuzuli Caddesi üzerindeki otobüs duraklarından da binebilirsiniz. Merkez Otogar’a ulaşmak için. Barkal dolmuşlarını kullanabilirsiniz (HN3). Kuruköprü’den hareket eden Barkal dolmuşları D-400’ü takip etmekte, Esas AVM ve Park AVM’den de geçmektedir. Yüreğir Otogarına ulaşmak için Yavuzlar ve Kiremithane dolmuşlarını kullanabilirsiniz (HN4). Dolmuşlar Küçük Saat’ten hareket ederek Abidinpaşa Bulvarı'nı takip eder, Merkez Cami’nin önünden Yüreğir istikametine döner. Yeni kent merkezindeki bir noktadan Yüreğir Otogarı'na ulaşmak istiyorsanız Merkez Cami’nin karşısındaki otobüs durağından binmeniz en kestirmesi.
Eklenme tarihi: 19-08-2020
Seyyahların gözüyle Adana
Ticaret yollarının üzerinde yer almasından dolayı Adanada bir çok gezginin uğradığı bir yer olmuştur.
El-Gazzi Arap seyyah 1500'lü yıllarda Adana'ya yaptığı ziyaretlerde, Seyhan nehrinin akışını, çöreklenmiş bir yılana benzetir.